İçimde kara bulutlar…
Gök gürültüsü, yağmur...ve sağanak yağış.
Her bir cümlenin ardında gök gürültüleri duyuluyor,
şimşekler çakıyor. Savruluyor ruh halim, bir yandan bir yana; içimde yağmur
yağıyor.
Bir yanda toprak, diğer yanda rutubet kokusu…
Birbirine karışıyor, ıslak bir dokunuş, gözlerimde. Zıtlıklar,
birlikte var oluyor, can buluyor.
Söylemek istediklerim birer damla gözlerimde, yanaklarımdan
süzülüyor…
Bir ritim içerisinde koca bir sessizlik gibi yalnızlık,
öylece durup izliyor.
Yorgun ayaklarını uzatıp, derin nefes aldığında zihninde
canlanan bu düşünce, büyük bir gerçekliğin hayali yansıması. Ne ‘ben’ kalıyor,
ne de ‘sen’. Kayboluyor koca bir ‘biz’.
Ama elbet her bir yağmurun ardından doğuyorsa gökkuşağı, bir
matematik problemi gibi… Sonuçtur gökkuşağı, karabulutlar, gök gürültüsü ise
gidiş yolu.
Yazı da kışı da içinde yaşıyor insan. Yapraklarım
dökülüyorken yeşeriyor, sular duruluyorken akıyor, gürlüyor. Ama neticede, her
yağmur ardında bir gökkuşağı barındırıyor; budur dileğim.