6 Ocak 2015 Salı

Sonrası mı? Hep Aynı Tebessüm

            İlk kar yere düştüğü zaman aynı yerde aldım soluğu. Başlangıçtan. Sıfırdan. Hiç’likten. Bir cevap arıyor gibi, kaybettiğim bir şeyi arar gibi hızlı adımlarla… Sadece, öylece kendimden uzaklaşıp dışarıdan izlemek istedim, kendimi, her şeyi. Hiçbir şey düşünmeden öylece uzanıp tavanı izlediğimiz gecelerin anısına.
            Bir kar tanesi düşüyor omuzuma… son içtiğim biranın tadı geliyor damağıma. O çok sevdiğin şarabı almaya giderken,çekingenlikle birbirimizin koluna girişimiz geliyor aklıma. Sonrası tahta bir kafe, birkaç kiralık ev, suratsız bir esnaf ve dar kaldırımlar.
            Yarım parçalık rüyasız bir uyku. Yanağında yastığın kızarıklığı. Gözlerinde mutluluk, ellerinde telaş…
            Esen havanın bir tadı olduğunu ilk sessiz kalışımızda öğrendim. Yeni bir şey öğrenmenin heyecanıyla sarıldım sana. Sonrası birer kadeh daha, biraz daha imge. Sohbet etmekten çok yazıyor gibiydik. Sonra derimize karıştı mürekkebi kalemin. Kağıda değil, ruhumuza yazıyor gibiydik birbirimizi.
            Unutamayacağı şeyler var insanın. Öyle maddi şeyler değil. Kalıcı olanlar hep maneviyattan geliyor. Unutamadığını özlüyorsun ya işte, öyle. Sesini, vurgulamalarını, karar vermeye çalışırken dudağına götürdüğü parmağını, lezzetli bir yemeğin ardından gülüşünü, sinirlendiği zamanki bakışını…
            Unutamadığın için, unutmak istemediğin için bunları, kendini unutuyorsun zamanla. Sahipsiz kalsa anılar yok olmalarından korkarsın çünkü. Onları terk etmemek için, bir başına kalıyorsun.

            Öylesine güzel anılar biriktirdim ki içimde, hatırıma geldikçe büyük kahkahalar patlatıyorum içimden. Yanaklarım kızarıyor, gülmekten ağlıyorum…sonrasında gülme gidiyor geriye ağlaması kalıyor. Tam ortalarına geldiğimde…gidişin geliyor aklıma. Son bir kez daha gözlerine bakamadan gidişin…bir kez daha sessizce uzanıp tavanı izleyemeden gidişin…bir kez daha gülüşünü yakalayamadan gidişin… Sonrası... Sonrasıysa hep aynı tebessüm.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder