9 Ekim 2011 Pazar

Maketten Sevgiler Diyârı


Bu bir test olmalı. Bir sınav. Yoksa, çektiğim bütün bu acıların mantıklı bir açıklaması olamaz. Bana bu sınavı veren, aynı zamanda ona sığınmamı nasıl bekleyebilir? Kendi çıkarı için mi tüm bunlar!?
Bağırdım, çağırdım. Küfürler savurdum etrafa. Yumruklarımı sıktım havayı toz etmek istercesine. Ağladım. Ağlayışımın sesi oldu çığlıklarım, hıçkırıklarım. Lanet ettim bütün her şeye, bütün anlamlı gözüken anlamsızlıklara. Kavram kargaşası içerisindeki duvarlara vurdum omuzlarımı. Bir köşede çöktüm, dinlendim. Dinmedi sinirim, üzüntüm.
Tek bir mantıklı açıklamaydı istediğim. "Kim sahipse buna, çıkıp gelsin!" diye bağırdım. Sesim paradoks koridorlarda yankılandı. O an tekrar işittim aciz ses tınımı. Nefret ettim kendimden. Tek bir tını bozdu, kendimle olan barış antlaşmamı. Vücudumdaki bütün çürükleri, morlukları hiçe saydım, ayağa kalktım. Her kapı girişinde, kapı eşiklerinde çürüdü omuzlarım. Bileğimde derman kalmadı, tek bir kapı kolu daha çevirebilmek için. Bedenen yorgun, zihnen bitap düştüm. Yere düştüm, süründüm. Durmadım. Çünkü duramazdım! Tek bir geriye bakışım, gözlerimdeki beyazlığı duman edebilirdi.
Nefret ettim neye sahip olduğumu düşündüysem. Nefret ettim kendimden, kendime ait olan değerlerden. Çığlıklar attım, lanetler, sitemler ettim; tüm bu olanlara. Olacak olanlara...
Hepsinin ardından yüzümdeki yastığı çektim kenara. Ağzımdaki kumaş parçasını çözdüm. Ellerimle yaşlarımı sildim. Ayna karşısında güzel bir maske seçtim. Ceketimi alıp, omuzumu kapının eşiğine vurarak Maketten Sevgiler Diyarı'na bir gün daha adım attım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder