12 Kasım 2011 Cumartesi

Çil



         Yüzünün üstüne yıldızlar serpilmiş. Derin bakan dolunay misali gözlerinin altında ışıl ışıl parlıyorlar. Uzunca yüzünü seyrettiğim zamanlarda, gözlerimle takip ederim bu yıldızları. Onlardan birer şekil oluşturmaya çalışırım. Çoğu zaman kopar giderim anlattığın konudan. Fakat bu seni dinlemediğim için değil, yüzündeki yıldızlardandır.
      Sigara içmene kızardım. Sigaranın dumanı bir sis gibi çökerdi yıldızların üstüne. Göremezdim onları. Saniyelik bile olsa, kabullenemezdim. Yüzündeki benlerine birlikte isim bulmuştuk. Tek tek dokunarak yerlerini göstermiştim sana, sanki sen onları hiç bilmiyormuşsun gibi... Kutup yıldızı misâli benlerin vardı, yıldızların arasında, diğerlerine nazaran daha büyük...
       Mum ışığında, ateşin kırmızılığını alırdı bu yıldızlar. Gözlerin, loş ışığın içerisinde kaybolur gider. Dudaklarının ucunda sigaranın cılız alevi...
          Şarap ile sigara içerdin. Şarap dudaklarını kurutur, sigara dudaklarına yapışır... Sevmezdin sigara içmesini. Bırakmak istedin birçok kez, yapamadın. Yüzündeki tüm yıldızlarına rağmen iraden zayıftı.
            Bir anlık "gece-gökyüzü" demiştim sana. Öyle bir bakmıştın ki gözlerime o zaman, derinliklerime indiğini hissettim. İlk uzun sarılıp ağlayışımızın anısıydı o kelime. 1 saat boyunca...
         Şimdi karşımda loş ışıkta yatıyorsun. Bu sefer dudaklarının ucunda sigaranın cılız alevi değil, bir hortum yer alıyor. Dudakların, şarap içmişsin gibi kuru... Yüzündeki parlak yıldızlar solmuş. Sigara dumanından çıkan sis, yüzüne yapışmış gibi. Ellerimle silmeye çalışıyorum, geçmiyor. Seni uyandırmamak için vazgeçiyorum. Mecburum.
         Sigara içmene hep kızdım. Bunu biliyordun. İçmek istemiyordun, fakat bırakamıyordun. Ben de bunu biliyordum. Sana hiç kızmadım. Kendime kızıyorum şimdi, "gece-gökyüzü"me çöken sise nasıl engel olamadım diye. Beni affet.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder