Ben yaklaşık 6-7
yaşlarında iken, her küçük çocuk gibi süper kahramanlara ilgim büyüktü. Bu
ilgimin yanına hudutsuz hayâl gücüm de eklenince kendimi, evin koridorunda
oradan oraya koştururken buldum. Her süper kahramanda olduğu gibi benim de
cafcaflı bir kıyafetim vardı: altımda mavi çizme, slip don-atlet ve boynuma
doladığım, pelerin maiyetinde bir yorgan.
Koşarken iki elimi
yumruk yapıp yukarı doğru açılı tutunca uçuyordum. Evet, uçmak o zamanlar bu
kadar kolay idi. Koşarken arada bir sekiyor, uçma hızıma hız katıyordum. Kimi
zaman ben yanından geçerken yere düşmüş bir montu yerden büyük bir güçlükle ve
anlamını bile bilemediğim “gama ışınları” gücümü kullanarak kaldırıyor, kimi
zaman da yok edici asit rüzgârlarına karşı koyuyordum.
Bir akşam, karnımı
doyurduktan sonra –aç karınla süper kahraman olunmuyor tabi- slip-donlu
yorganlı süper kahraman kıyafetimi üstüme giyip yeni maceralara atıldım. Bir
oraya bir buraya koşuyor, şehir yaptığım halının desenlerine keskin bakışlar
atıyordum. Bu sırada yolum mutfağa vardı ve ağabeyimle karşılaştım, yemek
yiyordu. –Kendisi o zamanlar 10-11 yaşlarında idi.- Masadan kaldırdığı kolum
kalınlığında, koyu yeşil bir biberi bana doğru uzatarak; “Bunu al! Eğer bunu
bir seferde yersen “sınırsız güçlerin” olur.” Dedi. “Sınırsız Güç” bir süper
kahramanın erişebileceği en büyük mertebedir. İnsanoğlunun doyumsuzluğu işte; o
kadar gücün olmasına rağmen hâlâ “sınırsız güç” peşinde koşuyor.
Ağabeyimin bu dediği
karşısında uçmayı bıraktım, yere kondum. Bir gerçeklik duruyordu karşımda.
Sınırsız güçlere ulaşmak bu biberden geçiyordu. Biberin arkasında duran
ağabeyime baktım, emin bir eda ile bana bakıyor, elindeki biberi sıkı sıkı
tutuyordu. “Hadi al lan!” dedi.
Uçabilmeme rağmen o
belanın tam ortasına düşmüştüm. Oradan uçup gitmeliydim en başından. Bir
hışımla biberi elinden aldım “shı” sesli bir gülüş atarak “Bu ne ki! Ben bunu
yakıcı ışınlarımla bir seferde yer bitiririm.” Dedim ve biberin çeyrek kısmını
ısırdım.
Yakıcı ışınlarım mı?
* *
*
Hatırlamıyorum.
Gerçekten. Yani, elimi yumruk yapıp uçacaktım o ısırığı aldıktan sonra ama
ellerimin yumruk olmadığını hatırlıyorum.
Daha sonra, hayâl meyâl
ailemin domateslerle, sularla sınırsız güçlere sahip olmama seferber
olduklarını hatırlıyorum.
İşte ben o akşam süper
kahraman olmanın sadece seçilmiş kişilere mahsus olduğunu anladım ve elbise askısından yaptığım direksiyonla evin içerisinde araba sürdüm. Yani daha naif işler.
Anlamını bilmediğim gama ışınları yok, sınırsız güç düşkünlüğü yok ve en iyisi
slip-don yok.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder