16 Temmuz 2013 Salı

Sigara Yanığı

            Maddiyattan kazandıklarını bir kenara bıraktığında, ellerini bomboş gördü. Maneviyat uğruna birkaç sarsıntılı ağlama ve ondan çok çok az hatırlanan kahkahaları vardı zihninde canlanan. Öylesine boş, bomboş gözüküyordu ki hayatı; koca bir boşluğun içerisinde uğuldayan rüzgarı bile fark edemeyecek kadar acizdi. “otur, yaz bakalım şu hayatı, hayatını” deseler, kalemi ağırlaşacak, taşıyamayacaktı.
            Örtüsü sigara yanıklarıyla dolu bir masada almıştı soluğu. Evden nasıl çıktı, nasıl buraya, bu masaya kadar geldi bilmiyordu. Öyle ya, hayatındaki birçok şey gibi bu kısımda boşluktu. Ayağında ayağını acıtan bir ayakkabı, üstünde yakasını toplayamadığı bir gömlek. Ütü yapmasını bile bilmiyordu.
            Oysa maddiyatı kazanmak uğruna doldurduğu kağıtlara sayfalarca yazabilirdi, yazmıştı da. Ama kendisi, bu değildi. Bu hissettiği, ona ait değildi… Kahverengi gözleri, her daim taralı ve bakımlı saçları –fakat şimdi dağınık ve pis gözüküyordu- ve şans getirdiğine inandığı gümüş yüzüğüyle, bu masada öylece oturuyordu. Kimseden, hiçkimseden farkı yoktu. ‘Hiç’ kimseydi… Maddiyatı uğruna maneviyatını savurmuştu. Şimdi işinden, aşından başka anlatabileceği hiçbir şeyi kalmamıştı. Ağlamalarını, gülmelerini kimseyle paylaşamıyordu. Korkuyordu. Tıpkı, bu koca boşluğu gördüğündeki gibi…
            Tüm sevdikleri birer birer gitmişti. Onu bencil buldular. Adil de değildi. Her zaman bakımlı görünüyor fakat içini pislik götürdüğünü söylüyorlardı. Ona güvenmiyorlar ve önem vermiyorlardı. Ama o da, diğer herkes gibiydi; hiç kimseydi.
            Bir daha bu masaya hiç oturmadı, oturamadı. Bir daha asla gerçekleri görmek istemediğini fark etti. Kendi benliğiyle tanışmaktan, onun altında ezilmekten korktu. Maddiyatını arttırdı, maneviyatından uzak durdu. Kendisini kandırmaya ve mutlu görünmeye özen gösterdi. ‘Hiç’ kimse olduğunu bildiği halde hiç ‘kimse’ olmaya çalışmadı. Ve bir an daha gerçek bir kahkaha atabilmenin hayaliyle yaşadı.

            Örtüsü sigara yanıklarıyla dolu masa, yeni birisini daha ağırlıyor şimdi.  Her bir yuvarlak yanık, bir hatıra gibi canlanıyor zihinde. Yanıyor, kararıyor, yok oluyor…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder