Gerçek olması gerekiyor, ya da akla uygun. Duygusallıktan
uzak, mantıklı birkaç şey daha söylenmeli yada yazılmalı. Sessiz…
Ağlayamayacak kadar gülüyor
içinden. Öyle bir gülmek ki bu; kahkahalara boğuluyor. Boğuluyor…
Ağlamayı-gülmeyi küçüklükten öğrenen bu beden, küçük akıl oyunlarını tazeliyor.
Daha ne kadar devam edebilir? Düşünmeden uzakta, kendini ne kadar meşgul
edebilir?
Tüm betimlemeler uzaklaşıyor
gerçeklikten. Siyah, beyaza karışıyor. Etraf bulanıklaşıyor. Birkaç parça daha
düşünce var, gerçeklikten uzakta, duygusal. Bir köşede ağlıyorlar. Hıçkırıkları
duyuluyor zihinde. Öyle ya, mantığın küflü odaları kalmış geriye. Hıçkırıklar
uzadıkça uzuyor. Ağlamanın bu kadar zor olduğunu, ‘gerçek’ duyguları anlatıyor
ona. Gerçekçi olması gerekiyor, akla uygun…
Birkaç
parça daha eşya var başucunda. Kokusuyla, dokusuyla… Sarılmanın önemini,
onlarla ağlarken bir kez daha öğreniyor. Kalbin uyumsuz, cılız atışları
eşliğinde küçük bir çocuk gibi kısa soluklar alıp-veriyor. Duyguları, gözleri
kızarmış; ağlamaktan, bir köşede sessizce oturuyor. Bir sonraki adım küf kokulu
olacak, eskiyi hatırlatacak, yeni olanı canlı tutacak. Ama olacak. Tam orada,
köşede dimdik duracak.
‘Yok’ demek
için ‘var’ demeli, gülmek için önce ağlamayı bilmeli... Duygusallıktan anladığı,
mantığıyla gelir. Duygularını kullanabilmesi için önce mantığını bir kenara
bırakmalı. Beyazı görmek için siyahı bilmeli… Görüyorsun ya işte, her şey
zıttıyla var ve onunla güzel. Her şeyden önce susmalı, dinlemeli ve anlamalı.
Temeli mantık olan, ‘gerçek’ duygulara hitap eder. Aksi takdirde hayat, boyama
kitabından farksızdır. Alelade boyanmış, taşırılmış, renkleri karışmış…
Gerçek
olması gerekiyor, yada akla uygun. Tezat olması gerekiyor, inceliklerine hitap
edebilmesi için…seni sen yapan değerlere saygı için. Tezat olması gerekiyor,
her şeyin net görülebilmesi için.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder