Uzun, gece yolculuğunun dönüşündeki huzur bu bedenimi
kaplayan. Manasızca oluşan bir boşluğu dolduramayacak kadar cılız, uçucu… Hiç
söylenmemiş birkaç kuple sözün, söylenmişçesine yüreğinde bıraktığı o iz…
Anlamından şaşmış ya da bir çoğu anlamını yitirmiş kelimelerin. Yarı aralık
duran camdan soğuk rüzgar esiyor boynuma. Üşüyorum. İki hareket yapıp camı
kapatamayacak kadar korkak oluşum, yorgunluğun dibinde zehirli bir yılan misali
duruyor, tıslıyor. Rüzgarın uğultusu var kulaklarımda. Gözlerimi hafif aralamış,
geride kaybolan kırmızılı, sarılı, beyazlı ışık hüzmelerini takip ediyorum.
Gidiş
yolunun, dönüş yolu ile kesiştiği tam o yerde bulunuyorum. Yani gitmek ile
dönmek. Hep karanlık halini gördüğüm o ‘mola’ yerinin çevresini, küçükken
uyuyakaldığın için sonunu öğrenemediğim masallar gibi merak ediyorum. Sanki
keşfedilse, hiçbir anlamı kalmayacakmış gibi… Masal, gerçekçi görünecek. Bir o
kadar kopuk, kısa cümlelerle… Bir iki parça lokma atarken, etrafımda hep aynı
yüzleri görüyorum. Yada aynı mimiksiz ifadeler… Gidecek hiçbir yeri olmayan
ben, ‘gitmek’ ile ‘dönmek’ arasında karnımı doyuruyorum. Umursamaz gözüksem de,
umursamaz gözükse de bu kadar insan, aklındaki düşüncelerden yollar yapıyor,
içlerinde kayboluyorlar, kayboluyorum. Aklımda hep ‘hiçbir şeyi kaçırmama’
telaşı var. Vaktinde… Vakti geldiğinde… Öyle bir telaş ki bu bedeni saran,
hedeflerine önüne hedef, bitiş çizgisinin ilerisine bir çizgi daha çekiyor.
Şimdi ise ben, tam ortada, karnımı doyuruyorum.
Ucuz, sıcak
su tadı ağır basan o kahvelerden bir tane daha içeceğim. Buraya veda
ediyormuşum gibi hissediyorum. Kalmak isterken, kayboluyorum. Karanlıkta,
parıltılı ışıklar vuran insanların yüzüne bir kez daha bakacağım. Seviyorum bu
duyguyu. Bana çöküşün soğukluğunu hissettiriyor. “Soğuk, insana yaşadığını
hissettirir.”
Yola devam
etmem gerektiği, yapış yapış olmuş fayanslarda yankılanıyor. Yoğun yemek
kokusunun arasından soğuk hava tekrar yüzüme vuruyor.
Gidiyor muyum, dönüyor muyum?
Geride kalan
kırmızılı, sarılı, beyazlı ışıklar gibiyim… Göz kamaştırırken, karanlıkta yok
oluyorum. İçimde manasız bir huzur…Anlamını kaybetmiş cümleler… Yüzüm bana
çöküşümün soğukluğunu hissettiriyor. Gitmek ile Dönmek… Tam ortasındayım. İki
tarafa doğru da bir eğilim var. ‘Giderken dönüyorum. Dönerken de gidiyor.’ Tek
yapmam gereken doğru taraftan bakmak. Doğru tarafa doğru bakmak ve adına bir
eylem koymak. Şuan sadece, kalıyorum. Tam ortasında… ‘Mola’ yerinde… Masalın
uyuduğum kısmında… yarı açık camın yanı başında.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder