Yine o, aynı sessizlik… koca bir yankı gibi, nereden geldiği
belli olmayan… Öylesine bunaldım ki kendimden; aynı yollar, aynı müzikler, aynı
kokular, aynı tatlar… Her şey tek düze. Hep bir sessizlik… Koskoca,
parıltılı, kalabalık sokakta bile yürürken bulduğum bir yankı. Parmağımla, kulaklarıma
bastırıp çeksem geçecek gibi ama geçmiyor işte. Orada öylece duruyor.
Birkaç eski
arkadaşı aradım bugün. Belki o sesleri duymak beni bu sessizlikten
uzaklaştırır. Ama nafile. Onlar da aynı… Neredeyse hiçbir şey değişmemiş
hayatlarında. Kısa sürdü telefon konuşmalarım. Birkaç cümle bir şeyler yazayım
dedim, olmadı. Kendimle baş başa kalmaya tahammülüm kalmamış. Yeni romanlar
aldım. Bir çoğu polisiye/gerilim. Bir çırpıda bittiler. Geriye karanlık hayal
gücüm kaldı, ekşi tat gibi. Eski mektupları çıkardım, tütsüler, mumlar yaktım.
Bir ritüeli gerçekleştirir misali. Ağlamaklı oldum, kaçtım odadan.
Büsbütün
bir tahammülsüzlük kaplamış içimi; kendime, beni ben yapan ne varsa. Konuşurken
kelimeler ağzıma doluyor, halsizlikle dökülüyor, dağılıyor, yok oluyor. Neredeyse
her dediğimi tekrar etmek zorunda kalıyorum. Kendimle konuşmaktansa küskün bir
kaçış içerisind
eyim. Göz göze gelmiyorum aynalarla.
eyim. Göz göze gelmiyorum aynalarla.
Bu işte;
ben. Yazdığım ise ufacık bir çöp. Bu yazımı da diğerlerinin yanına, tozlanmaya
bırakıyorum. Kendimden bunaldığım zaman çıkartıp okuyacağım ve iç geçireceğim;
ne de güzel arkadaşmışım, kendimle.
http://www.youtube.com/watch?v=7G0_eN36QVc
YanıtlaSilherkes ve herşeyden en özeli kendinle, güzel bir gün için.
sevgiler..