27 Ocak 2015 Salı

.Saklambaçtan bulduklarım;

Gökyüzü çöküyor göğsüme. Başımı kaldıramıyorum. Derin bir sızı içimdeki, anlatamıyorum. Saklambaç oyunu bu, kelimelerle aramızdaki. Ben arıyorum, kayıp. Neticede üzgünüz, hepimiz. Hem, kaç saniye sürüyor en gerçekçi mutluluk!?
Adında gizli.
Kulaklarımda çınlıyor saatin geçmişi.
Bir bal arısı delip geçiyor kalbimi. Şekerli, acı bir tat var ardında.
Bu çürüme şekerden mi geliyor, acı’dan mı?
Kaç meşgale unutturuyor en güzel anıları? Kaç boğum, kaç düğüm, kaç saat…

Görünmeyenleri görür kalp. Kulaklar ise kalbin bildiğini duymak için can atıyor.
Gecenin kokusunu konuşamayanlara sor, konuşmayanlara.
Kimi kadınlar gerçekleri dudakları kapandığında söyler.

Bir solukta konuşmak gibiymiş hayat. Alelacele, alelade, alaycı…
Hiçbir zaman yetişemiyorsun bu hıza. Seni geride tutacak güzel anıları yaşamakla iştigal oluyorsun. Ve en çok geçmişte yaşamak istiyor insan. Bildiğinden…
Bu kadar üzeceğini bilmiyordum.
Bu kadar dağınık olacağını. Bu kadar kalıcı…

Yakından da bakılsa belli olmaz yalnızlık, dokunmak gerek, ruha.
Maskenin ardında bedenler, bedenin ardında ruhlar gizleniyor.

Kalbi hissedilir kılan ‘kaybetme’ hissiyatı.
Sevgi, kaybetmenin eşiğinde anlıyor derinliğini, değerini.'

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder