13 Ocak 2012 Cuma

Zarif "Tiky" ve Sevgilisi



                Zayıf bedenini geriye doğru atarak kahkahalarla gülüyor. Yaptığı bu eylemde dikkat çekmek istiyormuş gibi… Gözleri kapalı, başı yukarıya doğru hafifçe kalkmış… Diğer zamanlar gülümserken, kız olmasının inceliklerini sergiliyor bu kız. Özenle, renkli ojelerle güzelleştirdiği elini dudaklarına götürerek, tebessümüne bir sır katıyor. Fakat şimdi karşımda o zarif kızdan eser yok. Attığı kahkahalar, zariflikten çok uzakta… Birçok hayvanı geride bırakıyor.
                O gülerken, yüzümün mimiklerini siliyorum. “Söylediğim şey bu kadar komik değildi.” diyorum. O da bunun farkında. Yüzü biraz kızarırken, gülüşünü kaybediyor. “Biliyorum.” diyor. Tonlamasında bir savunma hissediyorum. Ahengin bozulmaması adına biraz sessizlik sağlıyoruz. Konuşmadan anlaşma kısmı adım adım bizi ele geçirecek gibi. Hoşnutsuzluğum yüzüme yansıyor.
                Bacak bacak üzerine atıyor ve masanın üzerine koyduğu telefonu eline alıyor. Nasır tuttuğunu düşündüğüm başparmağının boğumunda ince bir yüzük duruyor. Onu incelerken birkaç dakika önce söylediğim bira geliyor masaya. Garsona teşekkür ediyorum. Bu sırada ince yüzüklü kız, başını telefondan kaldırmadan “Ya ben bi “white mocha”istiyorum.” diyor. Garson, başını “tabi” anlamında eğiyor ve kahveyi getirmek üzere gidiyor. Bu “zarif” kızla göz göze geliyoruz. “Garsonu tanıyor musun?” diye soruyorum. “Hayır, neden sordun?” diyor. Sormamın amacı gayet açık geliyor bana. Sabah dışarı çıkmadan, güzel görünmek adına saatlerce yüzünü gözünü boyayan, parfümler sıkan, takılar takan bu kız; birkaç saniyesini alacak bir arzusunu dile getirirken garsonun gözünün içine bile bakmıyor. Çevresindekilere edep, adap dersi veren bu genç kız, …”white mocha” istiyorum.” diyor. Aslında işin rezil tarafı, istediğin basit bir kahve olduğu halde sen bunu; moka, muça, çuça… gibi kelimelerle dile getiriyorsun. Bu da seni “mühim bir bok içiyorsun” gibi hissettiriyor. Bu kudretli isteği karşısında övünç duymalıyım sanırım. Kraliyet ailesinden bir bayanla oturduğumu düşünmemi istiyor sanıyorum. Sorusunu “Hiç” diyerek cevaplıyorum. Başını tekrar telefonuna eğiyor.
                “Telefonunu ne zaman bırakacaksın?” diye soruyorum. Yüzü düşüyor. Somurtuyor. “Arkadaşım “tuğitırdan” bir şey yazmış, onu cevaplıyordum.” diyor. Telaffuzunu ettiği bu site, onun İngilizce bilgisine olan hayranlığımı arttıracak gibi ağzında eğrilip, gevşiyor. Dolaylı yoldan bir şeyler anlatmaya çalıştığım aciz sorumun, dandik cevabını alarak susuyorum.
                İstediği mırç (karışım) önüne geliyor. Teşekkür etmek, o güzel dili için bir küfür gibi oluyor. Ben ise içimden “Ne zarif bir bayan ama.” diyorum. Ve işte bana söyletmek istediği şey de bu olmalı. Beni ele geçiriyor adeta.
                Ona hiçbir şey soramıyorum. Aslında sormak istemiyorum. O an içimden “Keşke herkes “feysbuk profilindeki” gibi olsa” diye geçiriyorum. Orada okuduğu kitaplar ne kadar da fazlaydı bu zarif bayanın! “İnternet âleminin aşk filozofu” oturuyor karşımda. Kaydolduğu sosyal paylaşım sitesi, pezevengi olmuş.
                Güzelce ruj sürdüğü dudaklarını aralayıp, temiz Türkçesiyle bana, dün akşam arkadaşının evinde ne kadar eğlendiklerini ne kadar çok içtiklerini anlatıyor. Havada yamulup eğrilen kelimeleri zihnimde düzeltmeye çalışırken konunun gidişatını kaçırıyorum. Acaba ağzında sakız mı var diye düşünüyorum bir an. Fakat attığı o büyük kahkaha, bana ağzında nelerin olup olmadığını net bir şekilde gösteriyor. Rezillik çıkarırcasına karıştırdığı çeşitli içkileri bana parmaklarıyla sayarak anlatıyor. “İşte hayatımın kadını.” diyorum. Yani tabi eğer reenkarnasyon (ruh göçü) varsa. Bir şempanze olarak…
                Anlattığı bu “eğlenceli” hikâye, bana bir değer katmadığı gibi hayatımdan da iki dakikayı çalıyor. Aslında burada otururken kaybettiğim saatlerin yanında iki dakika önemsiz kalıyor. Bu zarif kız ise anısını anlatırken tekrar yaşıyor ve tekrar eğleniyor.
                Biramın sonuna gelirken kendime “Ben neden buna katlanıyorum ki?” diye soruyorum. Neden kalkıp gitmiyorum? Sonra hatırlıyorum; Şu kızı da düzeyim, temelli kalkıp gideceğim zaten.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder