24 Kasım 2013 Pazar

Yaşlı/Genç Zaman

           Kişide, yaşam, sonsuzluğunu kaybederse eğer; -yaşlı ya da genç- yapılan eylemlerin anlık değerleri ön plana çıkacak ve bir çok eylem anlamını yitirecektir.  (İçilen sudan tat alınmaz, ihtiyaç giderilir.)
            Yaşamın sonsuzluğu bireye endeksli olmadığı gibi, hiçbir ‘tek’ canlı için de yaşam ‘sonsuz’ değildir.
           Yaşamın ‘uzun’luğu ve ‘kısa’lığı, kazanılan anılarla değerlendirilebilir. Yaşlı birisine yaşam artık kısa olmayabilir.  Farkındalığı zamanında yakalamak, geriye kalan zamanları doldurmayı sağlayacaktır.
           Yaşlılıkta zihin de bellek de önemlidir. İnsan, olayları bir ‘neden’e bağlamak ister. Her şeye bir açıklama getirmek ister ki bu nedenle ‘umut’ ‘nedensiz’lerin neden bekleme süreçleridir.
            Kişi değerli olduğunu hissetmek ister, zihin de belleği buna göre düzenler. ‘Güzel’ anıların bellekte ön planda tutulması gibi…
            Gerçek, daima geçmişte mevcuttur. Kişinin gerçeğe ulaşabilmesi için geçmişe yolculuk yapması ve şimdiki zamanı ile harmanlaması gerekir.
            Koca bir hayatın kendisini ‘düş’ olarak değerlendirirsek; bu düşün içerisinde yapılan eylemler ‘boşa kürek çekmek’ olacaktır. Doğmamızdan önce belleğimiz boştur ve son’da da belleğimiz boş kalacaktır. Amaçsızlığa doğmak ve amaçsızlığa ölmek. Sadece hayatın içerisindeki devinimde bir yer sahibi olmaktır. Amaçsızlık içerisinde, sadece, amacı olduğunu düşünülene yönelinir ve hedef yaratılarak bir amaç edinilir –amaçsızca-.

          Geçmiş ve şimdiki zaman içerisinde bulunanlar, bir düş gibi kaybolup giderken; bu zamanlar içerisindeki her bir eylem, asla ciddi bir çabaya değmez. Gelecek ise, ölümün olduğu yerde ne kadar önemli olurken o kadar da önemsizdir, önemini kaybeder.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder