1 Aralık 2013 Pazar

An Mektubu

           Tüm her şey sana zıt duruyor gibi hissettiğin o an…
Çaresizlik öyle bir sarmış ki bedenini, nereye gitsen, hangi yola girsen çıkmaz. Hangi kapıyı çalsan içi boş, bomboş odalar. Ne bir arayan kalmış ne de bir soran. Yapayalnız geçirdiğin günler ardında biraz alaka beklemen çok olmuş. Elinden tüm sevdiklerin alınıyor gibi. Az ve öz severken sen, çokmuş gibi algılanıyor olması; çaresizlik. Tane tane dolduruyor iliklerini. Tüm çıkmazların dibindeyken bir çıkmaza daha giriyorsun. Zaman kayıp gidiyor ellerinden. Vakit geçiyor. Saniyelerin nabız atışlarında gençliğin yok oluyor. Sen, ‘sen’ ile kalıyorsun. Aydınlığa karanlık çöküyor. Kalbim bir keder… İyileri tutmak zor iken kötüler bir o kadar inatçı. Her bir davranışın ardında anlamsızlık, saçmalık beliriyor. Tüm bu mantıklı olanlar b,r anda içi bomboş kutulara dönüyor. Yok oluyor adeta. İyiler zamanla yok oluyor. Boşluk hacmini arttırıyor. Geriye bir sessizlik içinde bir kaç sözcük kalıyor. Başı sonu belli olmayan… Anlamı belli olmayan… Saniyeler atıyor…
            Anlamı belli olan sözcükler yanlış anlamlarına kavuştuğunda düşünceler kaplıyor aklını. ‘Acaba’ derken buluyorsun kendini. Ve her ‘acaba’ kendinden şüphe ettiğin o ana tekabül ediyor. Kendinden şüphe etmek; duygularından, düşüncelerinden ödün vermek…
            Kaleminin mürekkebi öyle başı boş dağılıyor ki damla damla saman yapraklı kağıda, akıyor, karışıyor, bir bütün oluyor. Sahip çıkamadığın her düşünce anlamını kaybediyor. ‘Olmayacak’ dediğin her an koca bir boşluk bırakıyor aklında. Tekrar düşünmeli, tekrar değerlendirmeli.
            Kayboluyorsun; zamanla, tane tane, saniye saniye. Büyük düşünceler un ufak oluyor aklında. Kayboluyorsun. Duygular kendini mantığa bırakıyor. Söylenenler anlamını yitiriyor.
            Her güzel şeyin sonu oluyor ya, güzel olanın sonu her daim kötü gibi. En büyük güzellik; hiç olmamışlıktır.
            Sigara izmaritinin parmak uçlarında yanışı gibi za
man… Acı veriyor. Nihilist yaklaşımın düşünceleri akan kanına karışıyor. Koca bir boşluktan koca bir boşluğa adım atar gibi. Amaçsız, çaresiz, anlamsız ve komik. Öyle ya; her şey anlamını yitiriyor.
            Anlamayacak kadar aptal insan. Birkaç kadehte her şey yerli yerine otururken, tüm oturmuş olanlar yerinden kalkıyor. Ve bu saygı belirtisidir. Düşüncelerin aitliğe, sorgulanmış olanlara ve acımışlık, acınmışlık…
            Sahip olamayacak kadar acizliğin içerisine gömülmüş. Belki… belki bir an gelir de anlaşılır bu duygular, düşünceler. Tamamıyla yok olan bir düşüncenin, zamanın son demleri gibi. Zamansızca gelen ve zamanı belli olmayan ölüm gibi.
            Yok oluyor. Yaşarken varlığından ödün veriyor. Mantıksız, komik ve saçma… Basitliğinin altında koca bir anlam barındırıyor. Ve her şeyin detaylarda gizli olduğu gibi. Her şeyin kelimelerde gizli olabileceği gibi.
            Bir insan, tüm güzelliğin ardında barınan gerçek duygularla sevebilecek… Mantık tüm güzelliğin ardında durur.

            Yok oluyor tüm güzellikler, mantık, fark edilmek üzere.

An Mektubu: O an içerisinde gelişen duygu ve düşüncelerin o an içerisinde yazılmasını içerir.

Not: Kimi cümleleri ve kelimeleri okunmaz hale geldiklerinden dolayı düzeltemedim. Anlam kayması ve/veya anlaşılmazlık olabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder